Türkiye

‘Amiyane tabirle kötü süreci Netanyahu’ya yaptırıp, yeni süreci yeni bir lidere başlatabilirler’

İsrail yönetimi, ABD’nin ‘hata olur’ itirazları ve dünyadan gelen tepkileri dikkate almayarak Gazze’deki operasyonlarını güneyde Mısır sınırındaki Refah bölgesine yayıyor.

Hamas hareketinin ‘Kahire’deki müzakerecilere kendilerine sunulan teklifi kabul ettiğini’ ilettiği iddiaları eşliğinde İsrail ordusu Refah bölgesinde ‘nokta atışlı’ hamlelere girişti ve sınır kapısı bölgesini ele geçirdi. Bölgede çatışmalar da çıktığı haberleri geliyor. Refah’a yığılmış 1.3 milyon civarında nüfus nedeniyle dünya çapıda kaygılar dile getiriliyor. İsrail ordusunun Refah operasyonunu hangi şekillerde yürüteceği ve sonucuna dair senaryolar tartışılıyor.

Gelişmeleri Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden Dr. Gökhan Çınkara ile konuştuk.

‘İsrail sınır alanlarına yerleşti mi oradan çıkması çok zordur’

Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, İsrail ordusunun Refah sınır kapısını kontrol altına almasıyla Netanyahu’nun iç kamuoyuna dönük bir vaadini gerçekleştirdi. İsrail’in askeri harekatlarını yalnızca sağ siyasetçiler değil İsrail’in önde gelen merkez posizyonundakilerin de desteklediğini söyleyen Çınkara, bu hamle ile Netanyahu’nun kendi kamuoyuna vaadini tutmuş olduğunu dile getirdi:

“Aslında Netanyahu, kendi kamuoyuna vermiş olduğu sözü tuttu. Bugün sabah yayınlanan videoda İsrail ordusuna ait tankların Refah sınır kapısına geldiğini gösterdiler. Bu tabii ki kısa erimli hedeflerine Refah noktasında ulaştıkları mesajını veriyor. Bundan sonrası ne olur bilemiyorum. Şöyle bir şey var: İsrail sınır alanlarına yerleşti mi oradan çıkması çok zordur. Olası ateşkes görüşmelerinde İsrail’in bulunduğu alandan askerlerini tamamen çekmesi, çok zorlayıcı müzakereler sonrasında olabilir. Orada bir güvenlik şeridi oluşturulduktan sonra ancak İsrail ordusu Gazze’den çekilebilecektir. Bugünden bakınca, sanki daha farklı bir müzakere stratejisi yürütülseydi ve İsrail, Gazze içine bu kadar girmeseydi, Gazze’deki aktörler açısından da daha iyi olurdu diye düşünüyorum. İsrail perspektifinden bakarsak, sağ kamuoyu açısından bakarsak, belli bir yeri tutacaklarını söylüyor ve tartışıyorlar. Merkezdeki siyasi figürler de bunu destekliyor. Gazze’deki siyasi aktörlerin niteliği de önemli olacak bu aşamada. Rahat hareket edemeyecek bir ortamları var. İsrail eğer Refah’ı tutarsa, nereden giriş sağlayacaklar? Giriş çıkışları İsrail kontrol ederse süreç zorlaşacaktır.”

‘Zaten İsrail’de herhangi bir hükümetin askeri faaliyetleri durdurması mümkün görünmüyor’

İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesine dair maddenin kabul edilmezliğinin ateşkesin reddini getirdiğini belirten Çınkara, İsrail iç siyasetinin dinamikleri sebebiyle Refah’a yönelik askeri operasyonun devam edeceği değerlendirmesinde bulundu:

“Ateşkesin içeriğinde İsrail ordusunun geri çekilmesi konusunda bir madde olması sebebiyle İsrail, bu anlaşmayı kabul etmeyeceğini belirtti. Büyük ihtimalle o noktada tıkanma oldu. Zaten İsrail’de herhangi bir hükümetin orada askeri faaliyetleri durdurması mümkün gözükmüyor. Bizim hep gözden kaçırdığımız bir nokta var o da İsrail siyasetinin kendine has dinamikleri. Bütün kararların Washington D.C.’de alındığı, İsrail’in de buna uymak zorunda olduğuna dair kendimizi inandırmış durumdayız. Bu çok gerçekçi bir bakış açısı değil. İsrail’in kendi siyasi dinamikleri sonucunda İsrail’in Refah’ta askeri operasyonları bir süre devam edecektir. Ama ben günün sonunda bir güvenlik şeridinin İsrail tarafından yapılacağını düşünüyorum.”

‘Gazze’nin yönetilmesi meselesi bence çok kritik. Çok zor bir süreç olacak’

İsrail’in askeri harekatının sonrasına dair senaryoların her gün tartışıldığını anımsatan Çınkara, bu sürecin düşünülenden çok daha zorlu geçeceğinin altını çizdi. Dr. Çınkara’ya göre siyasi aktörler, İsrail’in kurmak istediği düzen, yerel halk ve daha birçok etmen sebebiyle Gazze’yi oldukça zorlu bir süreç bekliyor:

“İsrail, Gazze’deki siyasi iradeyi tamamen ortadan kaldıracak bir adım atmak istiyor. Başarılı olur mu olmaz mı, emin değilim. İki milyon insan var orada. Günün sonunda onların yönetilmesi süreci zor olabilir. Çok zor bir süreç. Ondan sonra FKÖ oraya gelebilir. Peki oradaki halk razı olacak mı bu da ortaya çıkacak. Çok ciddi meseleler var aslında. Sadece ateşkes ilanı değil. Temel meselelerden birisi de savaş sonrası süreç. Herkes bu senaryoları tartışıyor ama bu çok kolay bir süreç değil. Hamas dışarıdan müdahale edip Gazze içerisinde oluşan yeni siyasi mekanizmayı da karıştırabilir. Felç edebilir. İnsanlar isyan edebilir.

İsrail’in ben zaten orada halk üzerinde çok duracağını düşünmüyorum. Yani o nüfusu kontrol etmek için orada asker bulunduracağını düşünmüyorum. Bu zaten onlar için ekonomik açıdan ve insani kayıp açısından içinden çıkılmayacak bir hal yaratır. Oranın yönetilmesi meselesi bence çok kritik. Arap ülkeleri asayiş olarak gelecek deniliyor. Ben garantörlüğün vs. de çok işleyeceğini düşünmüyorum. Yerel halk günün sonunda bu sürece karşı çıkacaktır bir süre sonra. Hamas’ı sadece Türkiye ve Katar’daki ofis olarak düşünmeyin. Lübnan’da ofisleri var Hizbullah’a ve İran’a yakın olan. Bölgede İslami Cihad hareketi var, ortalığı karıştırabilir. Süreç çok zor olacak.”

‘ABD’nin asıl endişesi iç siyasetle alakalı’

Amerikan üniversitelerindeki yoğun protestolar ve Demokrat Parti seçmenindeki kopuş gerekçesiyle ABD yönetiminin asıl endişesinin iç siyasetle alakalı olduğu yorumunda bulunan Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, bölgede Hamas istenmeyen konumuna geldi. Katar dahil Arap ülkelerinin Hamas’a mesafeli yaklaştığını ifade eden Çınkara, ateşkes açıklamasının ise bir ağırlığa sahip olmadığı görüşünde:

“ABD’nin temel endişesinin, Amerikan iç siyasetiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Çok büyük bir hikaye, çok büyük bir jeopolitik oyun görmüyorum. Televizyonlardaki yorumcular Çin, Rusya, yeni Ortadoğu vs. diyor. Ben bu tür analizleri çok satın almıyorum. Meselelere daha mikro ölçekte bakıyorum. Çünkü siyasilerin ve liderlerin temel hedefleri kısa vadelidir ve günü kurtarmaya odaklıdır. Daha sonra günü kurtardıktan sonra inşa edebilirlerse çalışacaklarını düşünüyorum. Şu anda ABD için en kritik mesele, Demokrat Parti’nin tabanını çok üzmeden, bağımsız adaylara kaydırmadan, Biden’ın etrafında yeniden kenetlendirmek. O açıdan ABD, günün sonunda İsrail’i sıkıştıracak adımlar da atıyor. Mühimmat sevkiyatının engellenmesi gibi adımlar olduğunu görüyoruz. İsrail ve ABD’nin genel stratejisi uyumlu tabii.

ABD, Hamas’ı pek istemiyor. Çoğu aktör Ortadoğu’da Hamas olmadan nasıl bir siyasi düzen inşa edileceğinin arayışında. Katar da bu çizgide şu an. Katar da anladığım kadarıyla Hamas üzerinden çok fazla bir şey yapmak istemiyor. Mısır’ın baskı yapılması isteniyor. Neticede Hamas’ın nefes borusu Mısır. O yüzden Mısır’ı es geçmek mümkün değil Gazze açısından. Bu sebeple Mısır devreye girdi baskı uygulamak için. Ama parçalı liderlik mevzusu var. Bu ateşkes anlaşmasını Haniye’nin kabul ettiği söyleniyor. Yahya Sinvar ne diyor bilmiyorum. O konuda bilgimiz yok. Diğer aktörlerin fikrini de bilmiyoruz. Katar’ın Gazze’deki Hamas üzerinde etkisinin sınırlı olduğu da söyleniyor. Dünkü ateşkes açıklamasının pek etkisi olmadığı zaten aktörlerin davranışında görülüyor.”

‘Amiyane tabirle kötü süreci Netanyahu’ya yaptırıp, yeni süreci yeni bir lidere başlatabilirler’

ABD’nin ve Rusya’nın İsrail karşıtı hamleler atmayacağı yorumunda bulunan Çınkara, Biden yönetiminin askeri süreci Netanyahu’ya hallettirmek isteyeceğini ve sonrasında İsrail’de seçimlerle uluslararası saygınlığı daha yüksek bir liderin başa geçmesini arzu edebileceğini vurguladı:

“ABD’nin İsrail karşıtı bir pozisyon alacağını düşünmüyorum. Netanyahu’yu sıkıştıracak adımlar atabilirler ki, attılar da. Ama ABD, İsrail karşıtı adımların içinde olmaz. Kökleri çok derin olan tarihsel bir ilişki var. Keza Rusya da aynı şekilde. Rusya-İsrail ilişkileri son dönemde bir miktar gerginleşmişti ama İsrail’in Suriye hava sahasına giriş çıkışının kolay olduğu gözlemlenince, Rusya ve İsrail arasında da görünenden daha derin ve önemli bir ilişki sistematiğinin yürüdüğünü görüyoruz. Rusya da şu anda anti-İsrail pozisyon sergilemiyor. İstese sergileyebilir ve sahayı çok değiştirebilir. Sahayı değiştirebilecek bir aktördür. Rusya da bu işe hiç müdahil olmuyor. Çok önemli bence.

ABD’nin bu olaylar bittikten sonra Netanyahu’dan kurtulmak isteyebileceğini ve İsrail’de yeni bir seçime gidilmesi için aktörler üzerinde baskı oluşturacağını düşünüyorum. Amiyane tabirle kötü süreci Netanyahu’ya yaptırıp, yeni süreci yeni bir lidere başlatabilirler. Yurt dışında müzakere gücü ve meşruiyeti daha fazla olan bir aktörle bu süreci ilerletebilirler. Bu da zor değil onlar açısından. Amerika, İsrail içerisinde güçlü bir ülke. Ekonomik ve insani ilişkiler kuvvetli. Birçok açıdan İsrail, halk ve liderlik düzeyinde Amerika ile yakın ilişkiler kuruyor. Bu sürecin sonunda bu işler konuşulur diye düşünüyorum.”

‘Türk-İsrail ilişkilerinde bir kriz var ama radikal bir kopuş olduğunu düşünmüyorum’

Türkiye’nin Gazze’de arabulucu olma ve insani yardım ulaştırma konusunda İsrail engeline takılmasıyla birlikte ticaret yasağının devreye girdiğini dile getiren Gökhan Çınkara, ilişkilerde radikal bir kopuş görmüyor:

“Temel şey, Türkiye’nin arabulucu olmak istemesi. O açıdan iki aktöre de çok radikal görülebilecek adımlar atmaktan kaçındı. Müzakere sürecinde bulunmak istiyordu. Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin insani yardım yapmasına izin verilmediği için bu yeni adımların atıldığını söyledi. Bu tabii ki bence önemli bir parametre. Türkiye görünür olmak istiyordu Gazze’de. Özellikle insani yardım konusunda. Bu başarılamayınca ve İsrail tarafından imkan sağlamayınca, Türkiye de bu adımları attı. Ateşkes sağlanınca da bu önlemlerin kaldırılacağı belirtiliyor. Bu ilişkilerin kesilmesi değil. Geçici süreli bir adım. Açıklamalar da böyle. 7 milyar dolar gibi bir ticaret hacminden bahsediyoruz. İki taraf da bundan vazgeçmek istemez gibi duruyor. Haberlerde şirketlerin farklı ülkeler üzerinden devam ettiği geçmeye başladı. Tabii Türk-İsrail ilişkilerinde bir kriz var ama radikal bir kopuş olduğunu düşünmüyorum.”

‘Türkiye’nin ABD’yi de rahatsız edecek bir adım atmadığını düşünüyorum’

Türkiye’nin İsrail’e getirdiği ticaret kısıtlamasını ve Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasına müdahil olma kararını değerlendiren Dr. Çınkara, bunun esas itibarıyla iç kamuoyuna dönük olduğu görüşünde. Çınkara’ya göre Türkiye’nin attığı adımların ABD ile yapılan görüşmelerden sonra yürürlüğe girmiş olma ihtimali gözardı edilmemeli:

“Bu noktada gördüğüm temel açılım, Türkiye’nin iç siyasete dönük adımlar attığı. İsrail ile ilişkiler konusundaki bu yeni süreç, Güney Afrika’nın açtığı davaya müdahil olma ve ticaret kısıtlamaları, kamuoyuna somut önlemler alındığını gösteren gelişmeler. Kısmen etkili olduğunu da düşünüyorum. Toplumda bu yönde bir gerginlik vardı. Artık çok fazla kalmamış gibi gözüküyor. Ama geçici olması itibarıyla süreç illa ki bir diplomatik yumuşama dönemine girecektir Gazze sahasında da. Orası o şekilde çok uzun süre yönetilemez. Yerel halk orada olduğu müddetçe, İsrail ordusunun da polis vazifesi görebilmesinin çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Günün sonunda yerelden çıkan aktörler ve bir polis gücü ile istikrarı sağlamaya çalışacaklardır gibi düşünüyorum. Türkiye’nin müdahil olmasını ABD ile ilişkilerin doğal bir sonucu olarak da görüyorum. Türkiye ve ABD arasındaki yakınlaşan ilişkiler ve Katar’ın bu dosyadan uzak durması sebebiyle, ABD ile yapılan istişarelerden sonra Türkiye’nin inisiyatif aldığı kanaatindeyim. Biraz farklı düşünüyorum o noktada. ABD’yi de rahatsız edecek bir adımı Türkiye’nin atmadığını düşünüyorum. Erdoğan – Biden görüşmesinin ertelenmesinin de, Türkiye – ABD ilişkilerinde savunma sanayisi ve F-16 ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Gazze ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum.”

‘Türkiye bundan sonra nasıl adımlar atacak göreceğiz’

İsrail’in belirli hedeflerine ulaştığını belirten Çınkara, Türkiye’nin Refah harekatı sonrası süreçte nasıl bir çizgi izleyeceğini dikkatle takip etmek gerektiğini ifade etti:

“Süreci takip etmek gerekecek. İsrail’in belli aşamalara artık ulaştığını gözlemliyorum. Refah’a da ulaştılar. Bu kritik bir adımdı. O hedefe şu an için ulaşmış oldukları görülüyor. Biraz beklemek lazım. Türkiye bundan sonra nasıl adımlar atacak, diplomatik ilişkilerde kısıtlamaya mı gidecek yoksa müzakere opsiyonlarını açık mı tutacak, bunları takip edip göreceğiz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu