Haber

Başka Bir Ülkede mi Yaşıyor Yoksa Gerçekten Öldü mü? 9 Yaşındaki Cem Garipoğlu’nun Gizemi Sonunda Çözüldü

İçimizi acıtan Münevver Karabulut cinayetinin üzerinden tam 14 yıl geçti. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen cinayetle ilgili tartışmalar devam ediyor. Genç kızın katili Cem Garipoğlu’nun tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar ettiği söylendi. Bu durumun gerçekliğine inanmayan pek çok insan var. Karabulut ailesi daha önce Cem Garipoğlu’nun mezarının açılmasını talep etmişti, şimdi de Garipoğlu ailesi mezarın açılması için başvuruda bulundu. Haber Global’in özel haberine göre; Uzmanlar, mezarın açılması halinde Garipoğlu’nun yumuşak doku örneğiyle bu gizemin çözüleceğini düşünüyor.

Kaynak:https://haberglobal.com.tr/gundem/gar…

17 yaşındaki Münevver Karabulut, 3 Mart 2009’da sevgilisi Cem Garipoğlu tarafından vahşice öldürüldü.

Eski sevgilisi tarafından adeta katledilen Münevver Karabulut’un naaşı, çöp toplayan bir kişi tarafından çöp konteynırında parçalanmış halde bulundu.

Münevver Karabulut’un sadece bir isim olmadığını hepimiz biliyoruz. Münevver artık bu ülkedeki tüm kadınların adalet arayışının sembollerinden biridir.

Adli tıp morguna kaldırılan Münevver Karabulut’un otopsi raporu kan dondurdu.

Genç Münevver’i vahşice öldürdükten sonra cezaevine gönderilen Cem Garipoğlu’nun 2014 yılında intihar ettiği iddia edildi.

Ülkenin büyük bir kısmı Cem Garipoğlu’nun ölmediğini, ailesi tarafından bir şekilde yurt dışına kaçırıldığını düşünüyor.

Yıllar geçmesine rağmen Garipoğlu ile Karabulut ailesi arasında olaylar bir türlü sakinleşmedi. Hatta aralarındaki gerilim her zaman arttı.

Geçtiğimiz günlerde Cem Garipoğlu’nun babası Nida Garipoğlu, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Oğlunun mezarının açılmasını talep eden baba Garipoğlu, DNA eşleşmesi de istedi.

Nida Garipoğlu’nun hemen ardından Münevver Karabulut’un babası Süreyya Karabulut da Cem’in mezarının açılmasını istedi.

Haber Global’in internet özel haberine göre; Cem Karabulut’un mezarının açılmasıyla ilgili hukuki kısım ise merak konusu oldu.

Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Ümit Biçer süreci şu sözlerle anlattı: ‘Sadece uygun numune almak değil, aynı zamanda ölüm nedeninin anlaşılması ve teşhise yardımcı olacak tüm detayların kayıt altına alınması da gerekiyor. Cenaze bir bütün olarak değerlendirilir. Kişinin ölümüyle ilgili güvensizlik oluştuğunda taraflardan biri DNA testi sonucunu kabul etmeyebilir. Bu durumların yaşanmaması için ikincil kimlik dediğimiz kişinin geçmiş diş kayıtları ve kafa grafikleri ile daha inandırıcı bir sonuca ulaşılabilir.’

Mezardan çıkarma işleminin her aşamasında fotoğraf ve video kaydı alındığının altını çizen Biçer, her iki tarafın yasal temsilcilerinin ve adli tıp uzmanlarının o anda hazır bulunması gerektiğini söyledi.

Uzmana, 2014 yılında öldüğü iddia edilen Cem Garipoğlu’nun yıllar içinde mezarında kalmış olabileceği cesedin hangi parçalarının kaldığı soruldu.

‘Burada mezarın defnedildiği yer kıymetlidir. Uygun bir yere gömüldüğü takdirde 9 yıl sonra bile yumuşak doku kalıntılarına rastlanabiliyor ancak uygun bir yere gömülmediği takdirde Türkiye’nin iklimi dikkate alındığında büyük oranda kemikleşmiş olmasını bekleyebiliriz. Bu, muayene sürecinin yoğunluğuna göre değişiklik gösterebilir ancak bir hafta veya 10 gün içerisinde sonuç netleşecektir. Bu süre zarfında cenaze morgda tutuluyor.’

Mezarların açılması konusu ilk gündeme geldiğinde, “Mezar açmanın günah olduğunu” savunan bir grup kişiden eleştiriler gelmeye başladı.

İlahiyatçı Abdülaziz Bayındır ‘Mezar açmak günah mıdır?’ şu soruyu yanıtladı:

“Toprakta sadece kemik ve et kaldı, çürüyecekler. Dolayısıyla o mezarın hiçbir kutsallığı yoktur. Kabir açmakta kesinlikle bir günah yoktur.”

Her mezarın açılmasına karar verilmediğini belirten Avukat Sinan Keskin, normalde böyle bir durumda Cumhuriyet Savcısının yetkili olduğunu ancak dava sırasında bir de Ceza Mahkemesinin bulunduğunu anlattı.

‘Mezar açma ve muayene işlemleri yapılırken cesedin görüntüleri kayıt altına alınıyor, işlemler sırasında adli tıp uzmanı da hazır bulunuyor.’

‘Ceza soruşturmasının daha doğru sonuçlanması ve delillere ulaşılması açısından otopsi ve ceset muayenesinin ölümden hemen sonra, mümkün değilse mümkün olan en erken zamanda yapılması önemlidir.’

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu