Haber

Hatay’da hijyen sorunu: Enfeksiyonlar artıyor

“Karşı tarafa seyyar tuvalet koymuşlar. Gece yürüyemezsin. Benim tuvaletim gelince çocukları bırakıp nasıl o kadar uzağa gidebilirim? Karanlıkta gidemeyiz.”

Yasemin Astan, Kahramanmaraş’ta iki deprem sonrası harabeye dönen Hatay Antakya. Beş çocukları ve eşi Hasan Astan ile birlikte oturulamayan evlerini son anda terk edebildiler. Şimdi depremden iki gün sonra kurulabilen çadırlardan birinde kalıyorlar. Ancak çadırlarda kalan sayısız Hataylı gibi onlar da hijyen koşullarından şikayetçi. Astan ailesinin kaldığı çadırda 9’u çocuk 13 kişi bulunuyor. Yasemin çadırın içini gösteriyor ve “En küçüğünü burada uyutmaya çalışıyorum” diyor. Bu çadır 13 kişiyi alacak kadar büyük değil.


Astan ailesi 9’u çocuk 13 kişiyle çadırda kalıyor.Fotoğraf: Burcu Karakas/DW

“Kendi imkanlarımızla temizlik için belediyeleri aradık”

Depremzedeler depremin olduğu günden beri duş alamıyor. “Duş yok, tuvalet bile yok” diyorlar.

“Örneğin Nevşehir ve Konya belediyelerini kendi imkanlarımız ile arayıp temizledik. Ben bakanlıktayım bakanlığı aramıyorum. Kendim bir numara bulup belediyeleri aradım. ‘Atında’ dedik. en azından bir çöp konteyneri gönderin ki çöpler insanların gittiği yerde birikmesin.’ Hastalık riski var, adettir.”

Bakanlık çalışanı, biraz ötede, çadırların ortasında duran portatif tuvaleti işaret ederek konuşmaya devam ediyor.

“Gördüğünüz tuvaletten çıkanlar hep aşağı akıyor. Tek tuvalet var. Belediyelerden 25 portatif tuvalet istedik.”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışanının işaret ettiği tuvaletten akan su, çadır alanına da sıçradı.

Hatay gece ıssızlığa gömülür. Özellikle şehrin tamamen yıkılan kısımlarında askerler dışında kimse yok. Bir sivil toplum gönüllüsü, “Şehirden tahliye edilenler var. Şu anda Hatay’da kalanlar ya cenaze bekliyor ya da gidecek yerleri yok” diyor. Havada maske takmayı gerektirecek kadar toz olmasına rağmen maske takanların sayısı oldukça az.


Depremzedelerin çöp ve tuvalet düşünceleri vardır. Fotoğraf: Burcu Karakaş/DW

Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nden bir müteahhit, “Hijyen şu anda sıfır. Burada toparlanmak çok zor” diyerek, devam eden enkaz kaldırma çalışmalarını izliyor.

“Su hızla temizlenmeli”

Türk Tabipler Birliği (TTB), Defne ilçesinde kurdukları konteynerde depremzedelere sağlık hizmeti veriyor. Burada enkazdan çıktıktan sonra sağlık sorunu olanlara müdahale ediliyor, pansuman yapılıyor ve gerektiğinde serumla ilaç veriliyor.

İsmini vermek istemeyen bir doktorla mevcut durumu tartışıyoruz. “Altı gündür buradayım, duş alamadım. Islak mendille duş alıyoruz” diyor.

TTB görevlisi, tuvaletlerin otomatik olarak Asi nehrine aktığını ve bunun da halk sağlığını tehdit edecek riskleri daha da artırdığını ve acil önlem alınması gerektiğini söylüyor.

“Tuvalet noktaları var ama temizlenmiyor. Kullanılan tuvalet enfeksiyon kaynağı. Bu da korktuğumuzu yavaş yavaş ortaya çıkaracak. Enfeksiyon salgınları, dizanteri, ateşli ishal vakaları artacak. Suların hızla temizlenmesi gerekiyor.”

“Kimse duş alamadığı için mantar enfeksiyonları arttı”

Doktor, günde yaklaşık 250 hasta gördüklerini, bu sayının 100’den fazlasının bulaşıcı hastalıklarla ilgili olduğunu ve enfeksiyonları önlemek için sağlık organizasyonunun artırılması gerektiğini sözlerine ekliyor.


Sağlık çalışanları, hijyen sorunları nedeniyle enfeksiyon vakalarının arttığı konusunda uyardı.Fotoğraf: Burcu Karakas/DW

“Kadın hastalıkları çok artmaya başladı. Kimse duş alamadığı için kadınlarda vajinal enfeksiyonlar, akıntılar, kaşıntı, mantar enfeksiyonları arttı. Çocuklarda ishal olayları oluyor. Yetişkinlerde ve çocuklarda kızarıklıklar oluyor. Tıpkı olduğu gibi. günlerce kıyafetleriyle ter içinde kalan insanlar.Cilt sorunları da bir hayli arttı.”

Bazı küme ilaçları yeterli olurken, bazı ilaçlar ise beyin sarsıntısı bölgesinde hiç bulunamaz. TTB revirine birçok kanser hastası gelmesine rağmen burada çalışan doktorlar hastaların istedikleri ilaçları bulma şanslarının olmadığını belirtiyor.

Hastane bahçesinde donarak ölenler

Deprem bölgesinde görev yapan sağlık çalışanlarının sıklıkla dile getirdiği bir diğer konu da hipotermidir. TTB görevlisi, sarsıntının ilk iki gününde soğuktan yani hipotermiden dolayı çok can kaybı olduğunu anlatıyor. Depremin olduğu gün Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi’nde çocuk acil servisinde görev yapan bir intern doktor, depremin olduğu 6 Şubat’ta donarak ölen hastalara sahipti.

“Ayakları kırık iki asker vardı. Ortopedi servisi biraz ilerideydi ama onları hastane binasına sokabilecek ne bir sedye ne de başka bir şey vardı. Yırttığım perdeyi üzerlerine çektim ki görmesinler. üşüyorum. hastaneye gittim, yanlarına döndüm. hipotermiden öldüler. diğerleri o gün hastane bahçesinde donarak öldü.”

Hatay merkezde verilen sağlık hizmetlerinin doğrudan köylere götürüldüğünü söylemek mümkün değildir. Kızılay ile koordineli çalışan bir grup, Hatay Kırıkhan’daki köylere gittiklerini anlatıyor ve ekliyor:

“Köylerde zulüm çok. Zarar yok ama gıda ve ilaç ihtiyacı var. Özellikle çocukların ilaca ihtiyacı var. İlaç var ama dağıtım ihtiyacı var. organizasyonun. Sekiz günde daha fazlası yapılabilirdi. Önemli ölçüde yorulduk ve yıprandık. ”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu